27 Kasım 2012 Salı

SON SİGARA..! (15.Bölüm / Hikaye)



DİĞER BÖLÜMLERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ..!


Bora, yatakta gözlerini açtığında ne olduğunu anlamadan ve hiç bir şey düşünmeye fırsat dahi bulamadan Deniz'in sesinin geldiği yöne mutfağa doğru koşmaya başladı.

Saniyeler geçmesine rağmen sanki aradan geçen zaman Bora'ya saatlerin bir biri ardınca akması gibi uzun ve ulaşılmaz gelmişti.

Nihayet mutfağa geldiğinde sevdiği kadını, biricik aşkı Deniz'i yerde kanlar içinde buldu. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını bilmez bir şekilde kucağına aldı.

-"Aşkım, bebeğim! Lütfen iyi ol, lütfen" diyebildi sadece, şoka girmişti. Elleri titriyor, dizlerinde ki dermanın boşaldığını hissediyordu.

Deniz, kendinde ama acılar içinde kıvranır bir halde karınını tutuyor ve sadece "bebeğim" diye ağlıyordu. Kendi canı şu an umurunda bile değildi, tek düşündüğü ve tek istediği şey ne olursa olsun bebeğinin yaşıyor olmasıydı.

-"Lütfen bebeğimizi kurtar aşkım." diye yalvarır bir seste Bora'ya seslendi. Zor konuşmuş ve kelimeleri heceleyerek ancak söyleyebilmişti. Karnına sanki milyonlarca bıçak aynı anda saplanıyor sonra geri çekiliyor ve tekrar tekrar aynı şey yapılıyordu.

Yüreğinde ki acı ve endişe ise bambaşka şekilde yaralıyordu Deniz'i. Biliyordu aslında yavrusunu çoktan kaybettiğini, bebeğinin kalbi durduğunda Deniz'in yüreğinde de bir duraksama olmuştu sanki.. Biliyordu, hissediyordu çok kötü bir şey olduğunu ama inanmak istemiyordu!

-"Şişş.. Tamam aşkım sen hiç bir şey düşünme şimdi hemen hastaneye gidiyoruz. Lütfen üzülme her şey iyi olacak!" Bora, aklından geçen türlü türlü senaryolara ve Deniz'i kaybetme korkusunun derinlerden bir yerde yüreğini parçalıyor olmasına rağmen karısına moral vermeye çalışıyordu.

-"Bir şey yok, her şey iyi olacak birtanem dayan!" sadece bu kelimeleri söyleyebiliyordu. Hiç bir şey düşünemez bir halde ve anlamsız bir şekilde Deniz'in yüzüne baktı. Şuan Deniz'den başka bir şey umurunda değildi onun! Bebekleri bile! Tek istediği, ALLAH'tan şu an tek dilediği Deniz'e bir şey olmamasıydı.

Bora, Deniz'i mutfaktan taşıyarak yatak odasında ki yatağa bıraktıktan sonra telaşlı bir şekilde arabanın anahtarını aldı ve Deniz'i bir battaniyeye sardıktan sonra yattığı yerden tekrar kucağına alıp kapıdan  koşar adımlarla çıktı.

....

MART 2005 

Deniz, pencereden bakarken kulaklarından gitmeyen o ses sürekli aynı şeyi tekrar edip duruyordu..

-"Üzgünüm, ama bebeğinizi kurtaramadık!" demişti doktor bey hüzün dolu ve garip, huzur bozucu bir sesle..

O andan sonra dünyada olup bitenle ilişkisi kesilmiş gibiydi, hiç bir şey yemiyor içmiyor, kimseyle konuşmuyordu.. Hayat denen şey karnından uçup giden meleği ile birlikte değerini yitirmişti artık onun gözünde. Hiç bir şeyin anlamı yoktu Deniz için. Yaşamasının tek sebebi sevdiği adamdı ama ona bile bir faydası yoktu artık!

Bora, Deniz'in bu haline çok üzülse de onu bir müddet kendisi ile baş başa bırakmaya karar vermişti ve onu sadece uzaktan izliyordu. Deniz'in gözlerinde gördüğü hüzün ciğerlerini yakıyor ve kahrediyordu. Bebekleri, ikisinin güzel mucizeleri ölmüştü evet Bora da çok üzülmüştü bu duruma ama her şeyden önemli olan Deniz'di.. Çok şükür biricik karısı hayattaydı ve tehlikeli bir operasyondan sonra günlerce hastanede yatmış ve nihayet bedenen sağlıklı olarak eve gelmişti.

Ama Deniz'in gözü artık neredeyse Bora'yı bile görmüyordu. Her gün aynı şeyi yapıyordu Deniz. Hava ne kadar soğuk olursa olsun balkonda ki salıncağa oturuyor ve saatlerce denize bakıyordu. Ağlamıyor, gülmüyor, konuşmuyor ve hiç bir şey yemiyor içmiyordu.

Yüzünde görünen tek ifade hissizlikti.. Sanki bir heykel gibi, sadece donuk ve mat bakıyordu hayata. Bora, artık Deniz'in kendisini bile sevmediğini düşünüyordu. Geceleri gizli gizli ağlıyor ama hep karısının yanında , güçlü olmaya ve onun bu durumuna elinden geldiğince sevecen ve anlayışlı davranmaya çalışıyordu.

...

-"Ona bir bebek bile veremedim.." kendi kendine sürekli aynı şeyi söylüyordu.

Deniz, karşısında duran buruk ve soğuk manzaraya bakarken gözlerinden bir damla düştü.

Kapıda kendisini sevgiyle izleyen ve her hareketine tahammül eden, deliler gibi sevdiği adama hayatında verebileceği en özel ve tek hediyeyi verememişti.

Hem kızını kaybetmiş hem de kocasına bir çocuk verip onu daha da mutlu edememişti. Kusurluydu Deniz kendince hiç bir işe yaramayan, zayıf ve acizdi.. Tek yaptığı sürekli sorun çıkarmaktı.. Bu yüzdendi ailesini kaybedişi, bu yüzdendi karşına çıkan kötülükler. Başına gelen her şeyi hak ettiğini düşünüyordu. Sanki hayatı onun lanetiydi!

Böyle giderse Bora'nın da hayatını mahvedecekti kendi yaşamını kuruttuğu gibi her şeyden çok sevdiği adamında hayatını karartacaktı. Deniz, artık iyice emindi Bora'nın hayatından çıkmazsa kendi laneti Bora'ya da bulaşacaktı ve onun da hayatı mahvolacaktı.

Gitmeliydi Deniz, ama nereye ve nasıl. Bora sürekli onu takip ediyordu her hareketini uzaktan izliyordu işe bile gitmemişti günlerce, bu soruna bir çare bulmalıydı; önce iyiymiş gibi davranıp Bora'yı iyi olduğuna inandırmalı ve işe göndermeliydi. Ardından da bir aydır yanlarında duran ve ona annesinin yokluğunu hissettirmeyecek derecede iyi davranan Zeynep Hanım'ı ve güzeller güzeli Melek'i de aynı şekilde iyi olduğuna ikna edip evlerine göndermeliydi. Onların hayatını daha fazla meşgul etmeye hakları yoktu Deniz'in.

Kendi lanetini onlara bulaştırmamalıydı!

Kendi planını kafasında tasarladı Deniz. İçi kan ağlasa da gülecek, yiyecek, içecek ve herkesi iyi olduğuna inandıracaktı. Ve sonra tüm bu iyi insanlara daha fazla zarar ve üzüntü vermeden çekip gidecekti. Ama sevdiği adamdan, Bora'dan bu defa nasıl kopacaktı bunu bilmiyordu işte..

Ondan bir an bile ayrı kalmak dayanılmaz geliyordu ama başka çaresi yoktu! Bunu kendisi için değil hayatının aşkı için yapmalıydı.

Gitmek zor olsa bile kalıp sevdiği adamın hayatının mahvolmasını izlemek daha zordu!

...  Devam Edecek  ...



Nursalkımın..

6 yorum:

  1. Deniz'e çok kızıyorum :((
    işler yolunda gitmediği zamanlarda çareyi kaçmakta buluyor :((
    üzülüyorum valla...

    seven insanlar birbirleriyle konuşarak ve başlarına ne gelirlerse gelsin bir şekilde beraber aşmaya çalışırlar...
    Deniz'in desteğe ihtiyacı var psikolojisi çok bozuk :((
    gitmek hiçbir zaman çare olamaz...
    herşey daha da kötüye gider :((

    neyse bekliyorum neler olacak...

    YanıtlaSil
  2. Yaşamın izdüşümü...
    Severek okuyorum...
    Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
  3. kaçmak, karşısındakinin adına düşünmek.. bazen yaptığımız en büyük hatalar değil mi?..

    YanıtlaSil
  4. evet anladım ağlıcaz işte.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Neden kaçmak kolay geliyor ,kaçarak hep işleri daha zora soktuğunu bile bile ,bencilce değilmi bu Boranın ne kadar üzüleceğinide biliyor.

    YanıtlaSil
  6. şey
    ben bu kadarından bahsetmemiştim :(
    gitmekmi...
    yinemi...

    lohusalık bunalımıdır ve bi an evel geçer inşllh..

    YanıtlaSil